Sarı Şemsiye
Havalar nasıl? Hayır, cidden soruyorum sizce havalar
nasıl? Hiç normal seyrinde değil, değil mi? Bir gün bunaltan sıcak diğer gün
yağmurlu kasvetli bir hava...
Hem de yaz mevsimin ilk ayının sonlarına yaklaşırken bu
karmaşık havanın izleyicileriyiz şu sıralar.
Evet, herkese garip geliyor fakat bence bana daha çok.
Çünkü bunu doğru dürüst kimse dillendirmedi. Dillendirenler de derinine pek
inmedi.
Ama ben birazcık derinine ineceğim sanırım. Hazır mıyız?
2 yıl oldu olmadı, en sevdiğim diziden esinlenip 'Sarı
Şemsiye' arayışlarına girdim ve benzerini buldum. Hala tam olarak istediğim
sarıyı bulabilmiş değilim ama olsun. Beni tanıyanlar bilir HIMYM dizisine çok
anlam yüklediğimi.
Ya da gerçekten anlamlı olduğundan hayatıma çok şey
katmıştır, kim bilir...
(Spoiler istemeyenler alttaki iki paragrafı es
geçebilirler)
Oradaki sarı şemsiye olayı kadersel bir aşkı simgeliyordu.
Ne kadar bir sürü insanın hayatına girmesine izin verse de Ted, yağmurlu bir
Aziz Patrick gününde o bara gitmişti bir kere. Ve o şemsiye onu sadece o günkü
yağmurdan korumadı, hayatının aşkını da bulmasını sağladı. Şemsiye 'O'na aitti.
Fakat bir süreliğine Ted'in olmuştu. Bir şekilde sahibine geri döndü Sarı Şemsiye. Tanıştıkları
gün, en yakın arkadaşı Barney'le hayatının aşkı olduğunu düşündüğü Robin'in
düğün günüydü. Ve evet yine yağmurlu bir gün, tren garında...
Beni aynı düşünceye iten diğer olaysa, Robin'in
madalyonunu aradığı gündür. Düğündeki en eski eşyası olmasını istediği için yıllar
önce Central Park'a gömdüğü bir madalyon. Ve inandığı şey ise o madalyonu
düğünlerinden önce bulamazsa, Barney'nin onun için doğru insan olmadığıydı. O
gün yine yağmur yağmıştı. ‘Evren bana bas bas bağırıyor', demişti Robin. Bana
sorarsanız gerçekten de evren ona bas bas bağırıyordu, sonunda Barney&Robin
ilişkisi çok uzun sürmedi. Ne kadar birbirlerine benzeseler de...
Bu yağmurların bir anlamı olmalı...
Şimdi benim hikâyeme bu verileri derleyelim. Sarı
Şemsiyem çoğu gerekli şeyin yanımda olmadığı günlerde bile hep yanımdaydı. Fakat yağmur
yağmadı ve bende sarı şemsiyemi çantamdan bir kez olsun çıkaramadım. Yani onu
tüm sonbahar ve kış boyunca günlerce sadece sırtımda taşıdım. Bundan pişmanlık
falan duymuyorum. Yoksa bu yazı nasıl bana ilham edilecekti?
Sadece zaman… Akıyor durmuyor, ben sadece bu noktadayım.
Ve asıl nokta da şu ki şimdi belki sıcaktan kavrulmamız
gereken şu günlerde Sonbaharın ortasındaymışızcasına yağmur yağıyor. Bardaktan boşalırcasına hatta bazen.Belki de
evren bana da bas bas bağırıyor şu sıralar, bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve yağmurları bir nedenden ötürü sevmeyen ben, onu
çantamdan çıkarmayıp ıslanmayı yeğliyorum.
Garip...
Yorumlar
Yorum Gönder